Fosforlu Cevriye

Image

Cevriye, Fosforlu Cevriye İstanbul sokaklarının en güzel fahişesi. Köşe başlarında beklerken erkekler karanlığa rağmen ona gelir.Gözleri, dişleri pırıl pırıl parlar. Saçlarına ışık vurduğunda yıldızcıklar oluşur. Bir gün yine polisten  saklanırken elektrik direğinden yansıyan ışıkla parlar saçları, saçlarını kapatmadığı için yakalanır. Fosforlu ismini de aynı şekilde yakalandığı başka bir gün bir komiser takmıştır ona zaten.

Cevriye, İstanbul’da bir sokak kızı. Kimsesiz büyümüş. Tek aşkı İstanbul. Tek sahip oldukları güzelliği ve Allah’a inancı. Sorar bir gün sevdiği ona:

-Allah’ı çok mu seversin Cevriye?

-Ondan başka sevecek kimsem yok abi der.

Birkaç da dostu var. Top Melahat, Sümbül Dudu, Barba… Anne ve babasını hiç hatırlamadığı için dünyaya bir yıldızdan düştüğüne inanır. Bir tarafı öyle saf ki okurken insanın içinden korumak kollamak geçiyor.

Karakolda ayna var
Kız kolunda damga var
Gözlerinden bellidir Cevriyem
Sende kara sevda var

Image

Hikaye şarkıda bahsi geçen karakolda başlıyor. Aynalı karakol. Cevriye kendini aynada seyredince yakalanmaktan duyduğu üzüntüyü bile unutuyor biran. Cevriye’nin ve yakalanan diğer kadınların kendilerini tepeden tırnağa kadar görebilecekleri tek ayna bu. Tozlu ve yıpranmış ama olsun.

” Bu aynaya kimse bakmazdı. Bu karakol aynası sadece sürtüklerin kendilerini seyrettikleri aynaydı.”

Cevriye bu sefer karakoldan biran önce çıkmak zorundadır. Polisler onun Bolu’da sürgünden kaçtığını anlamamalılar. Bir gece tanıdığın biri sokakta eline eroini tutuşturup kaçar. Cevriye’ye göre birisini ispiyonlamak ona yakışmaz. O da suçsuz olmasına rağmen bir yıl hapis yatar üzerine de Bolu’ya sürülür. Oysa Cevriye aşık olmuştur. Sevdiğinden hiç haber alamamıştır hapisteyken. Bu yüzden ilk fırsatta kaçmıştır Bolu’dan.

Cevriye, çok hasta olduğu bir gün bir tekneye atar kendini uyumak için. O uyurken gelen tekneye gelen adam hasta olduğunu görünce ona yardım eder. Evine götürür, ilgilenir ve karşılığında da ondan bir şey istemez.İlk defa kıymet veriyor birisi Cevriye’ye. Ondan faydalanmaya çalışmıyor. Siz diye hitap ediyor. Onun yanında utanıyor bazen Cevriye, bu duyguyu hissettiğine kendi de şaşırarak. Adam gelmesini istemiyor ama o yine de gidiyor her defasında. Adamın sırları olduğunu ve polisten kaçtığını anlıyor ama soramıyor. Kitabın neredeyse yarısında Cevriye’nin bu adama karşı hislerini okuyoruz.Çok fazla olay yok bu hikayede. Yine de sıkılmıyor insan okurken.

Cevriye Bolu’dan döndükten sonra sevdalısının yakalanıp hapse atıldığını öğrenir. O zaman her iki bileğine da kelepçe dövmesi yaptırır. Şarkıdaki damga da buradan geliyor sanırım.

Ben sevdim bu kitabı. Cevriye’yi de…

Şeytan Ayrıntıda Gizlidir

Image

Ahmet Ümit’in 2002 yılında yayınlanan bu kitabını bloğa yazmak için iki yıl sonra tekrar okudum:)  Kitap çok güzel olmakla birlikte aradan zaman geçince pek akılda kalmıyor hikayeler. “Kukla”  ile karşılaştırdığımda bu kitabı okurken çok daha fazla zevk aldığımı söyleyebilirim.

İçerisinde en fazla sekiz sayfalık hikayeler var. Bu birkaç sayfalık hikayeler tam da olması gerektiği gibi merak uyandırıcı,sürükleyici ve sonlarıyla şaşırtıcı.

Benim özellikle beğendiklerim ise : Ölüm Aşkı Kutsamaz , Jinekoloğun Ölümü, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir:)